EYLÜL – EKİM 2015′E DİKKAT!
Ekonomi alanında çözüm arayışları süren iki temel sorun bulunmaktadır:
1 – Sayısal olarak çoğalan toplumun, umduğu yaşam kalitesiyle uyumlu gereksinimlerinin karşılanamaması.
2 – Toplumun ekonomik olarak ürettiklerinin paylaşımındaki dengesizliklerin giderilememesi.
Yüzyıllardır ekonomi ile ilgilenenler, birinci sorunun çözümünün ikinci sorunun çözümüne de katkı sağlayabileceğini, bunun büyüme ile gerçekleşebileceğini savunmuşlardır. Ekonomik büyüme öncelikle üretimin artmasını zorunlu kılıyor. Üretimin artması için yatırım yapılmalı. Yatırımların akçalanmasında kullanılacak birikimler oluşturulmalı. Geniş kesimlerin birikimleri korunmalı, bir araya getirilmeli ve uygun alanlardaki yatırımlara yönlendirilmelidir.
Tolumun parasal birikimlerini değerlendirerek yatırımlara kaynak sağlayan düzenek zamanla gelişerek adına finans denilen bir iş alanına dönüştü. Son yıllarda finans sistemi küresel boyutta sınır tanımadan, neredeyse ışık hızıyla aktarmalar yapabilecek yetkinliğe ve güce erişti. Aynı zamanda açgözlü yöneticilerin ortaya koydukları gerçek birikim ve yatırım olmayan çeşitli türev ürünler sisteme pompalandı. Devletlerin kavrayıştan yoksun yöneticileri ve finans sisteminin dışındaki insanlar, bir türlü anlam veremedikleri bir tuzağın içine çekildiler.
On yıllar boyunca birikimler, üretici kesimden esirgenerek verimlilik sağlamayan finansal türevlere akıtıldı. Dünya ekonomik sistemindeki son yaşanan krizlerin, bu olumsuz sürecin doğurduğu sonuçlar olduğu gözden kaçtı. Ekonomik sarsıntılara çözüm bulmak için yangına benzin dökmekle eşdeğer uygulamalar geliştirildi. Geçmiş tarihlerdeki ile karşılaştırılamayacak boyutlarda, karşılığında gerçek bir değer bulunmayan paralar basıldı. Finans kuruluşları ve bazı devletler batmasın diye onların çöp değerindeki tahvilleri merkez bankalarınca satın alındı. Böylece tüm dünyada batmasına izin verilmeyen finans kurumlarının dev zararları kamunun sırtına yüklendi. Devletler çöp olarak tanımlanabilecek finansal varlıklardan oluşan zararları, tüm ülke insanlarının verdiği vergilerden karşıladılar.
Finans sistemlerinde batık kredileri önlemek adına teminatlandırma katılaştırılarak öne çıkarıldı. En iyi teminat taşınmaz varlıklar görüldüğü için de finansal risklerin önleyicisi olarak gayrimenkul yatırımları özendirildi. Taşınmazlardaki rantın yüksekliği de gözönüne alınınca parasal birikimler verimli üretim alanlarından kaçtı. İnsanların gerçek gereksinimlerini sağlayacak olan üretimleri geliştirmeye yönelen yatırımların gerçekleştirilememesi ve hükümetlerin bu konulara ilgisizliği, ekonomileri küresel boyutta bir duraklama dönemine soktu. Küresel boyutta milyonlarca insan işsiz kaldı. İşsizlik bir türlü önlenemiyor ve çalışabilecek yaş gruplarındaki işsizlik oranları giderek artıyor.
Sonuçta; ülkelerin ekonomileri büyümüyor, hükümetler istatistik oyunlarla büyüyormuş gibi gösterme çabasını sürdürüyorlar. Gerçekte büyüyen borçlar ve verimsiz finansal türev varlıkların devleşen boyutlarıdır. Ülke ekonomileri sürdürülemez bir dengesiz durum içerisinde bocalıyorlar.
Karamsarlık oluşturmasın, gerçekleşmemesini umalım ama Eylül-Ekim 2015’te uluslararası ekonomide büyük bir sarsıntı bekleniyor. En çok etkilenecek ülkelerden birinde yaşadığımızı unutmadan; boçlarımızı, birikimlerimizi, yatırımlarımızı, işlerimizi ve kısa vadeli parasal planlarımızı gözden geçirmeliyiz.
Emrecan Büyüktermiyeci9 Mayıs 2015