GİTMEYEN FAKS
10 yıl kadar önce bir tanıdığımın oğlu Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi’nde okuyordu. Birkaç arkadaşıyla birlikte bir otelin ön büro bölümünde yaz dönemi stajlarını yapıyorlardı. Gece genellikle bizim delikanlı danışmada nöbetçi kalıyormuş. Geç saatlerde, gelen giden kalmayınca, büroya geçip kendisine verilmiş olan belgeleri yurt dışı acentelere faks ile gönderiyormuş.
Arkadaşlarından birinin nöbetçi olduğu bir akşam, ön büro müdürü gece nöbetçi kalacak olana yapılacak işleri söylüyor. Sıra çok önemli bir faksın gönderilmesi işine gelince, faks makinasını kullanmayı bilip bilmediğini soruyor. Kendinden çok emin bir biçimde, “Ne zorluk var ki faks göndermekte? Çok kolay bir iş.” yanıtını alıyor.
Müdür, ertesi sabah büroya gelince, masasında faks çekilecek kağıdı ve üzerinde “Makina bozukmuş. Faks gitmedi.” yazan bir not bulur. Canı sıkılır ve hemen kendisi faksı göndermeyi dener. Makinada bir sorun yoktur, faks gider. Bu önemli faksın gecikmesinin herhangi bir aksaklığa yol açmamasını umarak acentayı arar. Karşıdaki yetkili: “Sizden istediğim faksı gece göndermişsiniz, teşekkür ederim. Ayrıntılı inceledim, bir eksik ya da anlaşılamayacak nokta yok. Neden sabaha kadar 250 kez aynı faksı gönderdiniz?” diye sorar.
Konuşma bitince kafası karışan müdür, hemen bu durumu açıklığa kavuşturmak ister. Uyandırılan gececi
büroya gelir. Müdür faksı gönderip göndermediğini sorar. Gececi, nottaki yazdıklarını tekrarlayarak
yanıtlar.
– “Makina bozukmuş. Faks gitmedi.”
Arkadaşlarının alışılagelmiş şakalarına müdürün de uyduğunu sanarak sinirle söylenir:
– “Bozuk makinayı verip faks çek diyerek benimle kafa buluyorsunuz.
Saatlerce uğraştırdınız beni.”
– “Peki bize faksı nasıl gönderdiğini anlatır mısın?” sorusuna karşılık:
– “Kağıdı makineye yerleştirdikten sonra sizin söylediğiniz numarayı yazıp yeşil tuşa bastım.
Makina kağıdı çekerek faksı göndermeye başladı. Ekranda OK yazdı ama makine kağıdı geri çıkardı. Birkaç
kez tekrar denedim. Her gönderişimde makine kağıdı geri çıkardı. Ben de sonunda göndermekten vaz geçtim.”
Kahkahalarla güldüğümüz bu olayı o zaman e-posta listelerimizde Hep Karadeniz’den mi çıkacak? Bu
da Akdeniz’den…
diye paylaşmıştım.
Olaya ve anlatılışına gülüyoruz ama aslında önemli dersler çıkarılması gereken bir yönetim aksaklığından sözediyoruz. Çalışan işe uygun mu? İşi yapabilmesi için gerekli donanım ve bilgi kendisine verilmiş mi? İş öğretildikten sonra sınanmış mı? Bu soruların hiç sorulmadığı ve yanıtlanmadığı bir ortamla karşı karşıyayız.
Olayımızın gencecik kahramanının, bir kaç kez büroda faks gönderildiğini gördüğü ama süreci sonuna kadar izlemediği anlaşılıyor. Çok basit gibi görülse de faks gönderme işi büro çalışanına öğretilmemiş. Ne okulda ne de iş yerinde… Yönetici, çalışanının verilen işi yapabileceğini kanıtlayan herhangi bir gözlemi ve bilgisi bulunmadığı halde, kendisinden aldığı olumlu yanıtla yetiniyor.
İşe uygun kişiyi seçmemenin ve “Yaparım!”, “Yapacağım!” gibi sözlerle yetinmenin yalnızca şirketlerde karşılaşılan bir hata olduğunu sanmayınız. Devlet yönetiminde çok sık karşılaşıyoruz. Üstelik, devletin yöneticilerini seçerken de toplum olarak bu hataları çok sık tekrarlıyoruz.
Emrecan Büyüktermiyeci6 Aralık 2014