OKUMAK
Okumak: başka insanların deneyimlerinden, gözlemlerinden, uzmanlıklarından yararlanabilmenin en kolay ve kapsamlı yoludur.
Okumalı da ne okumalı? Kimi her eline geçeni okur. Geçmiş yıllarda bir çok kez çöplerden buldukları gazete parçalarını hemen oracıkta oturup okuyanlara rastlamışızdır. Kimisi de seçici olur, belirli konulara odaklanarak okur.
Fransız filozof René Descartes güzel söylemiş:
İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en zeki insanlarıyla sohbet etmek gibidir.
Okumanın yeri ve zamanı nedir? Kimi yolculuk sırasında, parkta, plajda bir şeyler okuma çabasındadır. Kimisi de nedense okumaya hiç zaman bulamadığından yakınarak, okumaktan uzak durmaktadır.
Okumanın amacı nedir? Okunanları anlamadan, papağan gibi tekrar etmek için ezberlemek midir? Ya da bir çok kişinin önemsediği, yarışmalar düzenlediği; bilgi küpü olmak mıdır? Eskiden kitap ve ansiklopediye kolay erişilemediği dönemlerde bilgi deposu olmak önemsenebilirdi ama şimdi öyle mi? Her türlü bilgiye erişmek çok kolaylaştı. Bu kez de bilgiye ulaşmak kolay diye; bilgi orada beklesin, bizim şu anda zaman ayırmamız zor, nasıl olsa gerektiğinde erişiriz tembelliği coştu.
Bilginin ne için olduğu, okunanın anlaşılmasını zorunlu kılıyor. Anlayarak okumak, yazılanları süzerek değerlendirmek, bir şeyler öğrenmek en önemli gereksinimlerimizdendir. OECD ülkelerindeki 15 yaş grubu öğrenciler arasında yapılan PISA testlerinde en son sıralarda yer alıyoruz. Okuduğunu anla mayan bir nesil yetiştiğinin uyarısı var. Öyleyse bu gençlerimiz ne okuyorlar? nasıl okuyorlar? ve neden okuyorlar?
Okunulanı anlamak çok önemli. Ne okunduğu ve neden okunduğu da önemlidir. Nasıl okunduğuna gelince; Hızlı Okuma Teknikleri’nin genç yaşta kazandırılması çok yararlı olacaktır.
Toplum olarak okumaya gereken önemi verdiğimiz söylenemez. Okuma alışkanlığı yaygınlaşamadı. Üstelik bunun tersi yöne bir çok uygulamaya tanık oluyoruz. Pek çok kimse tarafından fark edilmeyen fakat çok rahatsızlık verici bir örnek: “Çok yaşayan değil, çok gezen bilir.” atasözü son zamanlarda -kasıtlı olarak- “Çok okuyan değil, çok gezen bilir.” diye çevrilerek kullanılıyor. Gezmek yararlıdır ancak elde edebileceği bilgiler kişinin fiziksel ve eşzamanlı olarak erişebilecekleriyle sınırlıdır. Okumak ise çok daha geniş coğrafyalardan ve zaman kesitlerinden bilgi aktarır.
Amerikalı gelecekçi düşünür Alwin Toffler bir öngörüde bulunuyor:
21. yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; okumayanlar, öğrendikleri yanlış bilgileri
unutamayanlar ve yeniden öğrenemeyenler olacaktır.
Ekonomik olanaklarımızla karşılaştırıldığında okuma oranlarımız dünyanın diğer ülkelerine göre çok düşük düzeylerde. Resmi ve bir çok uluslararası araştıma bu olumsuz sonucu ortaya koyuyor.
Finans uzmanı Aytun Bilgin, Forex Piyasalarında işlem yaparken unutmayın; karşınızda bir Japon
ev kadını olabilir. Ve o sizden 20 kat fazla okuyor.”
diye uyarıyor. Mizah gibi değil mi?
Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü’nde “okumak” sözcüğünün karşılığında 10 anlam sıralanmış. Biz bu yazımızda okumak sözcüğünü; öğrenmek amacıyla, anlayarak okumak olarak kullandık.
İçeriden, gönül gözüyle de okumayı; Yüce Yaradan’ın Peygamberimiz Hz. Muhammed’e gönderdiği sözlerine “Oku!” emri ile başladığını unutmadan…
Emrecan Büyüktermiyeci11 Kasım 2014